9 Ekim 2017 Pazartesi

Hadislere yaklaşım metodu ve Dinin kaynağı


Selamlar,

İslam dininin kitabı Kur'andır.Bu kitabın sahibi ise bizzat Rabbimizdir.Bu kitap Peygamberimiz tarafından yazıya geçirilmeden öncede ALLAH'ın sonsuz bilgisinde mevcuttur.Dolayısıyla Kur'an kulaktan kulağa söylenegelmiş,birilerinin aklına gelmesiyle yazıya geçirilmiş bir kitap değildir. Kur'an Alemlerin Rabbi tarafından indirmedir,Peygamberin kalbine gelmiştir.

Şüphesiz Kur'ân, âlemlerin Rabbinin indirmesidir.
Onu Güvenilir Ruh/Ruhul Emin indirmiştir.
Senin kalbine...Uyarıcılardan olman için. Şuara/192-194

Rabbimizin izniyle ve onun sayesinde Peygamber bunu hafızasında tutmakta bir zorluk yaşamamıştır.Aldığı ayetleri insanlara tebliğ etmiştir elçilik görevi gereği.

Yalanlarsanız, sizden önceki toplumlar da yalanlamışlardı. Elçinin görevi ancak tebliğ etmektir.Ankebut/18

Ayetlere hiçbir ekleme ve çıkarma yapmayacağını (elçi oluşundan dolayı) hatta yapamayacağını biliyoruz.

Eğer O bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız.Hakka/44-46

Eldeki en eski Kur'an nüshaları Karbon 14 testlerine göre Peygamberin yaşamının son yılları ve sonrasına ait.Ancak henüz ulaşılamayan daha eski nüshalar olduğunu,dolayısıyla İslam dünyasının arkeolojiye yeterli önemi göstermediğini düşünüyorum. Bahsini ettiğim en eski nüshanın bizzat Muhammed Peygamberimiz tarafından yazıldığını/yazdırıldığını düşünüyorum.Tüm bu süreçlerin sonrasında da elimizdeki bu kutsal kitabın bizzat Sahibi tarafından korunacağının/korunduğunun garantisini alıyoruz(Hicr/9).Kur'an hakkındaki genel yanılgıları düzelten bu girişten sonra dinin kaynağı konusuna geçebiliriz.

Allah katında din İslâm'dır...Ali İmran/19

 İbrahim ne bir Yahudi idi ne de bir Hıristiyan. O, sadece Hanîf bir müslümandı/Allah'a teslim olandı. O müşriklerden değildi.Ali İmran/67

Kendilerine okunduğu zaman, 'Ona inandık. Bu, Rabbimizden gelen gerçektir. Zaten biz ondan önce de müslümanlar idik,' derler.Kasas/53

Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü üzere İslam dini ALLAH katında tek gerçek dindir,O'nun tarafından oluşturulmuş ve başından beri tüm insanlığa doğru yolu göstermek  için gönderilmiştir.Bu yönden dinin yaratıcısı da sahibide Rabbimizdir.Tüm kararları veren de(HAKİM) tabi ki sonsuz bilgi sahibi olan(ALİM), ALLAH olmalıdır.İşte bu hakikati unutan birçok topluluk dinlerine başka varlıkları sokuşturarak,onları dinde karar mekanizması yaparak,onları dinde kutsal bir konuma getirerek dinin tek sahibi ve kanun koyucusu olan ALLAH'a farkında olarak ya da olmayarak ortaklar uydurmulardır.Bu ortaklar kimi zaman altından bir buzağı kimi zaman birkaç heykel olurken kimi zamanda yaşayan yahut ölmüş din adamları olmuştur(konuyla alakalı daha detaylı bilgiyi ALLAH'a inanmak yeterli mi ve Rab edinmek üzerine yazılarımda bulabilirsiniz).Maide suresi 3.ayeti din üzerinden şirke düşülmesi konusunu kesinlikle kapatmıştır.


 Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, vurulup öldürülmüş, yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş, yırtıcı hayvanların yediği hayvanlar ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna, dikili taşlar üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler sizin dininizden ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayınız, benden korkunuz. Bugün dininizi sizin için tamamladım, nimetlerimin tamamını size bahşettim ve sizin için din olarak İslâm'ı uygun gördüm. Günaha gönüllü koşmaksızın kim hayati bir zaruretten dolayı zorda kalırsa, iyi bilsin ki Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.Maide/3

Ayetin indiği gün din Rabbimiz tarafından, kısa ve öz bir biçimde en güzel halinde insanlığı doğruya ve iyiye iletmek üzere evrensel bir mesaj olarak tamamlanmıştır.Bu yüzdendir ki İslam dininin tek kaynağı, dinin tek Sahibi tarafından gönderilen Kur'an olmalıdır.
Muhammed Peygamberimizin(a.s) elçilik yılları ve ölümünden sonraki takip eden yıllar dinde tek kaynağın Kur'an olarak kabul edildiği ve bu düşünceyle yaşandığı yıllar olmuştur(hadis yazdırılmaması ve yazılmasının yasaklanması).Ancak malesef ilerleyen süreçte Müslümanlar sanki Kur'an din konusunda yetersizmiş gibi Peygamberin hayatını ve onun tüm sözlerini derlemeye koyulmuşlardır.Bu kişiler Peygamberin kişisel tercihlerini (sakal bırakmak),devlet başkanı, eş, baba ve bir insan olarak verdiği kararları (elçilik dışı) ve onunda içinde bulunduğundan dolayı uyduğu toplumsal örf ve adetleri Peygamberin sünneti(kanunu,yolu) olarak takdim etmişler,Elçinin öğrettisinin kendisine vahiy olunandan başka bir sey olmadığını unutmuşlardır.Birbirlerinden duydukları sözleri 7-8 kişilik rivayet zincirleriyle aktarmış bunların adına da (tevafuk eseri!) literatürde " hadis " demişlerdir.


Allah sözün/hadisin en güzelini birbirine benzeyen ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine karşı yumuşar. Bu Allah'ın hidayetidir. Dilediğini bununla hidayete eriştirir. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.Zümer/23


Yemin olsun ki, onların kıssalarında, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, öncekileri doğrulayıcı, her şeyi açıklayıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.Yusuf/111

Daha sonra bu hadisler kitaplarda durmakla,kulaktan kulağa gezmekle kalmamış birer dini hüküm halini almıştır.Tam da bu noktada "tamamlanan din" üzerine onbinlerce ekleme yapılmış,bununla da kalmayıp Kur'an ayetleri birer birer neshedilmiştir(kaldırılmıştır).Hadisleri yorumlayan bir din adamı sınıfı ortaya çıkmış, bu sınıf eldeki malzemeden neredeyse her konuda dini hüküm üretmiştir,dini gruplara (mezheplere) ayırmış, paramparça ve karmakarışık etmişlerdir.Din hakkında ALLAH hariç herkes bir söz söylemiş ama ALLAH'ın söz söylediği kitap arkaplana atılmıştır.

Elçi de şöyle der: "Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur'an'ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular."Furkan/30

Daha fazla detaylara girmeden, durum bu iken karşımıza çıkan " hadislere karşı nasıl bir yaklaşım benimsemeliyiz " konusunda 3 tür yaklaşım gözlemledim,bunlar listelemek gerekirse :

1.Hadislerin "hadis ilmi" çerçevesinde ele alınması ve önemli bir kısmının kabul edilmesi gerekliliği üzerine kurulmuş Sünni yaklaşım metodu
2.Hadislerin doğru olup olmadığını hadis ilminden çok "Kur'an çerçevesinde" değerlendirilmesi ve uygun olanların kabul edilmesi gerekliliği üzerine kurulmuş yaklaşım metodu
3.Hadislerin toptan kabul edilmesi ve toptan reddedilmesi gerekliliği üzerine kurulmuş yaklaşım metodları

Şahşi kanaatimce yukarıdaki tüm yaklaşım tarzları bazı sorunları beraberinde getirecektir.En doğrusunun ise tüm bunların bir rivayet olarak kabul edilmesi, herhangi bir şekilde doğruluğunun sınanamayacağından dolayı bunların arı duru dine bulaştırılmaması olacağını düşünüyorum.Bunların içerisinde tarihi bir olay olarak anlatılanların "tarihi kaynak" olarak kabul edilebileceğini(dinin içine katmamak şartıyla) düşünüyorum.Ancak yine bu rivayetlerin içerisinde bulunan mucize isnadları,Peygambere yapılan insanlık dışı hakaretlerin,Peygamberin söylemeyeceğini bildiğimiz(güzel ahlak üzere ve alemlere rahmet olması dolayısıyla) şeylerin ve Kur'an'ın haricindeki din kurallarının reddedilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu yaklaşım tarzını benimsememin nedeni yukarıda ve aşağıda alıntıladığım Kur'an ayetlerinden geliştirdiğim düşünce tarzındandır.

Onların birçoğu zandan başka bir şeye uymaz. Zan ise haktan hiç bir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz ki, Allah onların ne yaptıklarını bilir.10/36

Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, şüphesiz hakikat bakımından birşey ifade etmez. 53/28

Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. 49/12

Eğer zan, kesinlik ifade etmeyen söz ve düşünceler ise hadisler birer zan ürünüdür.Zannı dine bulaştırmak bir müslümana yakışmaz.Zan hakikat adına bir şey ifade etmez.Gaybın haberleri Kur'an'da ALLAH tarafından açıklanmıstır,fazlasını kurcalamaya gerek yok.

İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.Hud/49

Ve Kur'an iman nedir kitap nedir bilmeyen bir kulu Peygamber terbiyesine sokan tanrısal bir mesajdır.O halde Peygamberimiz Muhammed(as) Peygamberlik görevine layık olabilmek insanlara örnek olabilmek için kendi özlü sözlerini kendi öğretisini mi üretti yoksa en güzel hadisin/sözün/öğretinin peşinden mi gitti ?

İşte böylece sana da emrimizden bir ruh(Kur'an,ilahi mesaj) vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. Şura/52

ALLAH'ı selamı ve rahmeti üzerinize olsun.Hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder