21 Şubat 2019 Perşembe

Karşılıksız İyilik


   Melih küçük bir el işaretiyle garsona seslendi. "Kardeşim bir soda alabilir miyim?" Garson kafasıyla onaylayıp sodayı getirmeye giderken Serkan telefondan başını kaldırdı ve masadaki diğer iki arkadaşına bakarak : "Al işte, Mehmet'e bak! İhtiyacı olan bir aileye erzak almış bir de üstüne aileyle fotoğraf çekilip Instagram'da paylaşmış." dedi. 1.50 derece miyop olan Nedim gözlerini kısıp, telefona yaklaştı ve arkadaşının bahsettiği paylaşıma baktı, "Bu bizim Mehmet değil mi? Ee, ne var oğlum bunda çocuk iyi bir şey yapmış işte." dedi.

  Serkan kendisine karşı çıkıldığı için biraz sıkılmış olacak ki hafiften yüzünü ekşitti. Kendisinden daha az zeki olan birine laf anlatacakmış gibi sandalyesine şöyle bir kuruldu, başını masaya doğru eğerek Nedim'in gözlerinin içine baktı.

"Bak hacı, bu hayatta gerçekten iyi biri olmak istiyorsan vicdanının sesini dinleyip iyi şeyler yapacaksın. Ama o yaptığın iyi şeyler de bir çıkar kaygısıyla değil karşılıksız yapılmış olacak. Çıkar kaygısıyla karşılık bekleyerek yaptığın iyiliğin benim için zerre değeri yoktur. Şimdi senin başın sıkışsa paraya ihtiyacın olsa benden para istesen, ben sana "Sende benim şu işimi görürsen istediğin parayı veririm" desem bu ahlaklı bir davranış olur mu?"

   Melih garsonun getirdiği sodayı bardağa boşalttı, hazımsızlığını bir kenara bırakıp konuya dahil olma ihtiyacı hissetti.
"Haklısın abi, ahlaksızlık olur kaldı ki iyilik..."

   Serkan onaylanmanın verdiği özgüvenle devam etti:
"Hah, yaptığın iyiliğin karşılığından bir menfaat bekliyorsan sen iyi biri olmazsın, bencil biri olursun. Gerçek iyilikler fedakarlık gerektirir. Fedakar bir tutumun ürünü olmayan sözde "iyilikler" çıkar ilişkisinin bir nesnesi olmaktan öteye gitmeyecektir. "

Nedim sigarasını çay bardağının altlığındaki suya batırıp kül tablasında söndürürken Serkan'ın aforizmavari sözleri sonrasında vereceği karşı cevabı hazırlamıştı.
"Bir dakika bir dakika! Sen müslüman değil misin birader? Müslümanlar yaptıkları iyilikten Allah'ın rızasını kazanmayı beklemiyorlar mı? Ha, bir de cennet çıkarı var o n'olacak?"

Serkan müslümandı ama dindar denilecek biri de değildi. Yine de artık belli bir hayat görüşü vardı ve tartışmaya girmişti bir kere.
"Tamam da hacı bir iyiliği Allah'tan karşılık bekleyerek yaptıysan bunun Allah için ne değeri var? Pazarlık mı yapıyorsun Allah'la, Allah'ın gücüne gider. Allah senden karşılıksız iyilik yapmanı bekliyor, cenneti düşünerek yaptığını bilmiyor mu? Allah her şeyi bilir."

Melih tarafsızlığını bozmayıp ortaya bir soru attı.
"Dur şimdi, oraları karıştırmayın ya! Abicim varsayalım ki benim bir büfem var, tost yapıp sattığım. Ben de iyi biri olarak  tostun malzemesini bol bol koyuyorum. Ama ufaktan da müşteri daha çok beğensin, çevresindekilere de tavsiye etsin diye yapıyorum bunu. Şimdi ben iyi bir şey yapmadım mı yani?"

Serkan arkasına yaslandı ve "Hayır arkadaşım öyle bir dünya yok, sen gayet de çıkarın için malzemesini bol koyuyorsun, bol koyman gerektiğine dair vicdanın sesini dinlediğin için değil." dedi. Nedim, " Ohoo! İyilik mi kalır böyle düşünürsek? Ayrıca senin bu anlattığın birebir Kant'ın ödev ahlakı. " diye çıkıştı. Melih'in hazımsızlığını ve şişkinliğini soda da kesmeyince "Beyler, Kant mant çıkamayız şimdi işin içinden. Hadi, hesabı ödeyelim de kalkalım ya! " dedi.

Melih, Serkan ve Nedim dışardaki masadan içerdeki kasaya doğru hesabı ödemek için başları önde cüzdanlarını karıştırarak girdiler. Alman usulü herkes kendi yediğini içtiğini ödeyecekti. Melih ve Nedim paraları Serkan'a verdiler. Melih bir an önce yürüyüp şişkinliğini atmak için dışarıya doğru yöneldi. Nedim de ayaküstü telefonuna gömülmüştü. Serkan parayı kasadaki görevliye uzattı. Genç garsonların çalıştığı börekçide kasadaki bahşiş kutusuna gözü ilişti. Cebindeki bozuk 3 lirayı oraya attı. Kasadan dışarıya doğru yönelirken Nedim'in telefonla uğraştığını görünce, bugünkü konuşmanın tam üzerine yaptığı bu "iyiliği" görüp görmediği bulanık düşünceleri arasından şöyle bir geçti. Bir iki adım attıktan sonra başını sağ omuzuna doğru çevirip sağ gözünün ucuyla kasadaki görevli ve genç garsona bakıp, "Ulan insan bir teşekkür eder odun herifler, tövbe estağfurullah tövbe!"  diye içinden çemkirdi.

Bu arada Nedim, işletmenin önünde açık havadaki sigara kokusunu ciğerlerine doldururken Mehmet'in Instagram paylaşımına baktı. Mehmet fotoğrafın altına şöyle bir alıntı koymuştu:

"Ey iman edenler! Sizi acıklı bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi?Allah'a ve onun resulüne inanır, Allah yolunda mallarınız ve canlarınızla didinirsiniz. İşte bu, sizin için en hayırlısıdır; eğer bilirseniz. Böyle yaparsanız, Allah sizin günahlarınızı affeder, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte, en büyük kurtuluş budur." Saff Suresi/10-11-12. ayetler